honeycomb with

  1. hertarafına yayılmak/nüfuz etmek, içine işlemek, … ile dolup taşmak, çalkalanmak, içinden çürümek, için
    için yıpranmak.
    The city is honeycombed with crime.
    honeycombed with spies: casuslarla dolup taşmış.
    The army was honeycombed with discontent: Ordu, hoşnutsuzluk yüzünden için için çürüyordu.